Karavanla Yolculuk: Alaçatı, İzmir


İzmir maceramıza karavan yolculuğuyla başladık. Ağır araç olduğundan yolculuğumuzu sekiz saatte tamamlayabildik. Eğer araçla gidecek olursanız Manisa'da bir mola verip, Manisa Kebabını mutlaka deneyin deriz.

Bizim için hiçbir yol bu derece keyifli geçmemişti. O sekiz saatlik yolculuğun tadını vara vara çıkardık diyebiliriz. Eğer imkanınız olursa, hayatınızda en az bir kere de olsa karavanla seyahate çıkın.

1. GÜN
Alaçatı'ya vardığımızda ilk işimiz karavanı park edip geceyi geçirebileceğimiz bir yer bulmak oldu. Rastgele bir sokağa girdiğimizde bizi güler yüzle karşılayan üç kişiye rastladık. Biz şaşkınca eşimle birbirimize bakarken istemsiz olarak gülmeye başladık. Yanlarına vardığımızda birazcık hayal kırıklığına uğramışlardı çünkü çok yakın arkadaşlarıyla bizi karıştırmışlardı. Meğer, onlar da karavanla gelecek arkadaşlarını bekliyorlarmış. :)

Bize aşırı sıcak davrandılar. Maydonoz Otel'in sahipleriymiş ve otelin hemen önündeki otoparkta konaklayabileceğimizi, bir şeye ihtiyacımız olursa haber verebileceğimizi söylediler. Çok dost canlısıydılar. Alaçatı'ya giderseniz Maydonoz Otel aklınızın bir köşesinde olmalı.


Karavanı park ettikten sonra hava kararmak üzereyken biraz Alaçatı'yı gezmek için dışarı çıkıyoruz. Sanki ayaklarımız bizi nereye götürmesi gerektiğini biliyormuş gibi ilk işimiz Yel Değirmenleri'nin olduğu yere doğru gitmek oluyor. Burası biraz tepede kaldığı için Alaçatı'yı en güzel buradan görebilirsiniz.


O çok meşhur Alaçatı muhallebisini yemek için Alaçatı Muhallebicisi'ne girdik. Muhallebisi güzel değildi derken öğrendik ki muhallebiyi yanlış yerde yemişiz. Alaçatı'ya giderseniz muhallebiyi sakın ha Alaçatı Muhallebicisi'nde yemeyin, bizden söylemesi.


Genel olarak her şey pahalıydı. Biraz turistik yer olmasından dolayı kaynaklanıyor haliyle. Muhallebisini bilmeyiz ama dondurması çok lezzetliydi. Ama siz siz olun, dondurma almadan önce fiyatını mutlaka öğrenin. Sonrasında üç top dondurmaya 30 lira gibi bir tutar ödemek zorunda kalmayın. :D

2. GÜN
Ertesi gün erkenden Alaçatı'yı gün ışığıyla görmek için bir sokaktan girip bir sokaktan çıkıp durduk. Alaçatı'da gezilecek yerler diye net bir liste oluşturmak çok zor çünkü bir daha gitsek aynı yerleri tekrar bulabilir miyiz emin değiliz. :D Arnavut kaldırımlı her sokağı başka renkli bir dünyaya açılıyor sanki.

Alaçatı Çeşme arası 10 km mesafedeydi. Alaçatı'ya kadar gitmişken Çeşme'ye uğramamak olmazdı.  Çeşme'yi aman aman gezdik diyemeyeceğiz. Kaleyi ve merkezini biraz dolaştıktan sonra Ayvalık yoluna doğru yola koyulduk.


Ayvalık'ta geceyi geçirebileceğimiz mükemmel bir yer bulduk. Deniz kıyısında bizim haricimizde üç karavan daha vardı. Ve kamp yapan bir sürü insan... Görüntü o kadar güzeldi ki!

Ayvalık'a kadar gelip meşhur Ayvalık Tostunu yemeden olmazdı. Ayvalık'ta tostu en iyi Avşar Büfe ve Mesut Büfe yapıyor dendi ama bizim karavanı park ettiğimiz yöne çok ters kaldığı için başka yerde yemek zorunda kaldık. Ama gayet güzel ve lezzetliydi.
3. GÜN
Üç günlük kısa zaman dilimde kocaman bir dünya keşfetmiş gibiydik. Bol bol gezdik, gördük, çokça yorulduk. Ama her anına değerdi... Ayvalık'ta geçirdiğimiz gecenin ardından sabah öğlen saatlerde dönüş yoluna koyuluyoruz. Malum bizi uzun bir yol beklemekte!

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

0 yorum